Ürünlerimiz geleneksel üretim, katkısız ve tarım ilaçsızdır.
📦 ÜCRETSIZ KARGO: Avusturya için €80 ve üzeri, Almanya için €150 ve üzeri, Hollanda için €180 ve üzeri, diğer Avrupa ülkeleri için ise €200 ve üzeri alışverişlerde kargo ücretsiz. Tüm Avrupa´ya yolluyoruz.

kirli düzine/temiz 15 & ekmek ve su

Yazan Adnan Bayer Tarih October 10, 2021

Ekolojik tarımın ve bu yöntemle elde edilmiş ürünlerin insana ve doğaya yararları ortada; mümkün olduğunca ekolojik üretilmiş ürün alma zorunluğu, konuyla ilgili farkındalığı olan insanların da ortak kanısı haline gelmiş gibi; bu da sevindirici bir durum elbette.

Zaten sitemize uğramış ve bu satırları okuyorsanız, sizde yüksek olasılıkla bu duyarlığa sahipsinizdir.

Ancak zaman zaman ya maddi yetersizliklerden dolayı ya da o an belki çok ta ulaşılabilir olmadığından elimizin konvansiyonel ürünlere uzanma olasılığı artabiliyor. Bu durumda markette bulacağı ürünlerin pestisit durumlarını bilmek isteyebilir kişi. Zira bazı ürünlere, ekolojik tarım ürünü olmasa bile, neredeyse hiç pestisit sıkılmazken bazıları adeta zehirde banyo yaptırılıyor.

ABD`de 1993 yılında kurulmuş, toksik tarım kimyasalları alanında çalışan bir sivil toplum örgütü var, adı EWG. 2004 yılından itibaren her yıl yenilenen bir alışveriş rehberi yayınlıyor (Shopper`s Guide to Pesticides in Produce). Bu rehberde en çok satılan 46 tane sebze ve meyveyi mercek altına alıyorlar. Amerikan tarım ve gıda bakanlığı`nin analiz ettiği 46.000 nümune örneğinden hareketle.
Yemeye hazır hale gelmiş ürünlerin analiz edildiğini kaydetmekte yarar var. Yani sözkonusu tarım ürünü komple yıkandıktan hatta soyulduktan, yani gerçekten yemeye hazır hale getirildikten sonra test ediliyor. Buna rağmen hala çok sayıda zehir kalıntısı bulunuyor olması hayli rahatsız edici. Ama şaşırtıcımı? Hayır, insana ve doğaya dost olmayan, tek amacı ve kutsalı daha fazla kar yapmak olan mizantrop bir sistemin açgözlü elemanlarından ancak bu beklenir.

Neyse; en çok zehir atılan 12 sebze/meyveye dirty dozen, neredeyse pestisitsiz temiz 15 ürünede clean fifteen tamlamasıyla sıralı listeler yayınlıyorlar her yıl.

Örneğin çilek ve ıspanak kesinlikle konvansiyonel (ekolojik olmayan üretimden) kullanılmaması gereken 2 tarımsal ürün. Yani çarşıdan pazardan alacağınız bu ürünlerin tamamına yakınına çok sayıda ve orantısız miktarda zehir uygulanmıştır. Adınız gibi emin olabilirsiniz. Sadece EWG bulgularından dolayı da değil, bu çok eskiden beri farklı kuruluşlarca tespit edilen ve konuyla ilgili herkesçe bilinen bir olgu. Ya ekolojik üretiminden emin olduğunuz çileği yeyin ya da hiç yemeyin. Nokta. Aksi halde faydadan çok zararını görürsünüz; ama diyelim karşı konulamaz bir istek duydunuz, o parlak kırmızısı gözünüzü aldı ve zehir kokteylinden çıkan çileklerin tadına şöyle bir bakmaya karar verdiniz…olabilir, yetişkin bir insan olarak değişik riskler alma özgürlüğünüz var elbette:) sizin dışınızda bu riskten olumsuz etkilenen olmayacaksa şayet. Ama hiç olmazsa toksinlere çok daha duyarlı olan büyüme çağındaki çocuklarınıza yedirmeyin derim, onların çünki işte o özgürlükleri yok.

Ekolojik ürünlerin üretim aşamasında doğaya daha az zarar vermesi ve daha çok antioksidan içeriği gibi meseleleri bu bağlamda kapsam dışı tutarsak aşağıdaki linklerden ilgili kuruluşun websayfasına ulaşılabilir; oradan hangi konvansiyonel ürün alınabilirdir hangisi uzak durulasıdır görebilirsiniz.

https://www.ewg.org/foodnews/clean-fifteen.php
https://www.ewg.org/foodnews/dirty-dozen.php

----------------------------------------------

Su: Her ne kadar Avrupa kentlerinde musluklardan akan içme suları sık sık denetlense ve genelde sorunsuz olduğu düşünülsede iki şey dikkatten kaçar. İnsan bedeninin zararlı maddeleri, herhangi bir hasar görmeden, rahatlıkla tolere edebileceği bir alt limit olduğu varsayımı problemli; özellikle eski binalarda su borularından suya karışabilen, vücutta birikip değişik hastalıklara neden olan kurşun ve bakır gibi ağır metaller yabana atilmayacak bir sorun. Birde zararlı mikroorganizmaları öldürmek için kullanılan suyu dezenfekte eden klor var; hani yüzme havuzlarının kendine has kokusu vardır ya işte o koku klor kaynaklı, daha doğrusu klorun başka kimyasallarla tepkimesi sonucu ortaya çıkan bir koku. Suyu dezenfekte eden bu kimyasal ne yazıkki zamanla kısmen yararlı bakterileri de öldürerek bağırsak floramızın (mikrobiom) dengesini bozuyor.
Yeraltı sularına karışan ve tam temizlenemeyen ilaç ve başka kimyasal kalıntılar da sözkonusu tabi. Yani öyle iddia edildiği gibi tertemiz değil içme sularımız.
Filtrelemekte fayda var.
Bu arada, zaman zaman ileri sürülen magnezyum ve kalsiyumun filtreleme esnasında yok olacağı tezi gözardı edilebilir; bu iki mineralin ana edinme kaynağı su değil diğer gıdalardır. Örneğin 1 adet muzda ortalama 3 litre maden suyunda bulunandan daha fazla magnezyum, 100 gr. peynirde yaklaşık 5 litre musluk suyundakinden fazla kalsiyum bulunur.

Ecorla olarak kemik sularında kullandığımız su komple filtrelenir; kullanılan su ağır metaller, klor, kireç ve diğer kalıntılardan arındırılır. Bu ürünün daha sağlıklı olmasının yanısıra lezzetini de olumlu etkileyen bir uygulamadır.

Kemik suyunda dikkat edilmesi gereken diğer önemli mesele kemiklerin organik hayvancılık esaslarına göre yetiştirilen hayvanlardan elde edilmiş olmasıdır.

----------------------------------------------

Bir de başlıktaki ekmek konusu tabi

Yıllardır kendimiz için yaptığımız bir ekmek var. Bir gastro dergisinde biraz da yüksek perdeden dünyanın en iyi ekmeği filan diye isimlendirmişler. Hububat, bakliyat içinde hiçbirşey yok. Bu ekmeğe ucuz dolgu maddesi eklenmiyor; yani ne soya ne pirinç ne de mısır unu. E-bilmemne maddeleri zaten pek semtimize uğramaz.
Sadece besin yoğunluğu tavan yapmış hammaddeler: Badem, keten tohumu, kabak çekirdeği, ceviz, biz Izmirli`lerin çiğdem dediği ayçekirdeği, susam, tercihen gezen tavuk yumurtası ve otlayan hayvanların sütü gibi değerli gıdalar. Hububattan gelen gluten, lektin ve fitik asit yok. Çölyak hastası olmasanızda bitkinin kendisini korumak için ürettiği ve bitki ıslahıyla orantısız artan bu şeyleri tükettiğinizde gizli enflamasyon yaşamanız muhtemel, geçişken bağırsak sendromunun ise ana nedenlerinden. Zaman zaman yaşadığınız karın ağrılarınız, şişkinliğiniz vs. oradan geliyor büyük olasılıkla.

Zaman içinde tarifini uyarlaya uyarlaya gustomuza uygun hale getirdik. Herşey taze ögütülüyor, en iyi hammaddeler kullanılıyor ve ortaya belki çıtır bir kruvazan veya gevrek bir baget çıkmıyor ama değerli ve besleyici, dolu dolu, sizi hasta etmeyecek – ve tahılsız bir ekmek için - kendi çapında küçük bir başarı öyküsü çıkıyor. Özellikle glutensiz beslenenler icin öneririz.
Şimdiden afiyet olsun. Sağlık getirsin.

Yukarı Çık
Türkçe